Wade Wilson, nam-ı diğer Deadpool, eskiden ahlaki sınırları pek önemsemeyen bir paralı askerdi. Artık bu günler geride kaldı. Wade, sıradan bir sivil hayatın tadını çıkarıyor. Hayatında en büyük heyecan, ev işlerini yapmak ya da sıradan bir gün geçirmekten ibaret. Ancak her şey yolunda gidiyor derken, büyük bir tehlike kapısını çalıyor. Bu tehlike, Wade'in sakin hayatını darmadağın ediyor ve onu harekete geçiriyor.
Karşısındaki sorun çok büyük. Wade bu kez yalnız başına işin içinden çıkamayacağını anlıyor. Yardım edebilecek birine ihtiyaç duyuyor, ama bu yardım isteği kolay gerçekleşmiyor. Çünkü yardımını istediği kişi, kimseye eyvallahı olmayan, kendi bildiğinden şaşmayan Wolverine. Wade, Wolverine'i ikna etmek için türlü numaralar yapıyor. Bu iki karakter, birbirlerinden hiç hoşlanmasalar da, büyük tehlikeyi birlikte yenmek zorundalar. İkisinin de farklı tarzları ve yöntemleri var; Wade, esprili ve umursamaz haliyle öne çıkıyor, Wolverine ise ciddi ve biraz huysuz tavrıyla dikkat çekiyor.
Bu ikilinin uyumsuzluğu, her adımda başlarını derde sokuyor. Ancak onları birbirine bağlayan şey belki de bu farklılıkları. Deadpool'un esprili ve rahat yaklaşımı, Wolverine'in sert ve keskin tavırlarıyla birleşince ortaya hem komik hem de heyecan dolu anlar çıkıyor. Wade, Wolverine'i ikna edebilir mi, yoksa bu ikili arasındaki gerilim işleri daha da zorlaştıracak mı? Maceranın sonunda, her iki karakter de hem birbirlerini hem de kendi sınırlarını keşfedecek. Bu zorlu mücadele sırasında Wade, bir kahramanın her zaman maskeye ve kostüme ihtiyaç duymadığını, bazen sadece doğru zamanda doğru şeyi yapmanın yeterli olduğunu öğrenecek.
